İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Blog Yazmak Uğruna

Blog yazmak mı dediniz? Buraya bir şeyler yazmayalı uzun zaman oldu. Bunu alışkanlık olarak edinmiş de olabilirim. Farkettiğim şey, son yazılarımı genelde ayın ortasına yakın zamanlara denk getirdiğimdi. Bu yazı aslında Eylül’ün ortasında yazılmış olacaktı. Ancak bahsettiğim durumu farketmem buna engel oldu sanırım. Arada bir de olsa, gittiği yere kadar yazmaya devam.

Yeni bir yazı yazasım gelmiyor artık. Biraz diğer siteyle uğraştım. Sildiğim yazılar hariç burada 50 yazı yayında. Diğer sitede de 49’a ulaşmış oldum. Bu yazıdan önce oraya 50. yazıyı yazacaktım ancak birtakım aksilikler beni buldu yine. Daha önce bahsettiğim gibi burayı artık gerçek anlamda bir blog olarak kullanmayı düşünüyorum.

Blog, genel ağ güncesi anlamına gelmektedir. En azından hatırladığım kadarıyla böyle bir tanımı vardı. Yani tanım, açıklama, bilgi içeren içeriklerden ziyade kafana ne eserse yazdığın bir yer. Bu site her zaman kafama ne eserse yazdığım içeriklerin toplamıydı zaten. Bu yüzden pek değişiklik olacağını sanmıyorum ancak burada içerik paylaştığım ilk altı aydaki hızıma yeniden kavuşabileceğimi umuyorum.

Ne yazsam iyi olur veya ne hakkında yazmaya başlasam devamı gelir diye düşündüğüm anda aklıma blog yazma sürecindeki iki yıla yakın bir serüven geldi. Zaman o kadar hızlı akıyor ki ben bile inanamıyorum buna, inanmak istemiyorum. Bu siteyi 2 Kasım 2019 tarihinde açmıştım. Site açmakla ilgili hiçbir fikrim yoktu, kod yazmayı bilmiyordum, wordpress, seo nedir, hiçbir şey bilmiyordum. Ancak o tarihte atmış olduğum bu adımla birlikte kervanı yolda düzmeye başlamıştım.

Lafı fazla uzatmadan bu sitenin var olduğu süre boyunca hayatımdaki değişimlerin olumsuz yanlarının hesabını birlikte yapalım. Belki olumlu yanlarını diğer yazıda değinirim. Zira şu anda ihtiyacım olan şey bu süreçte neleri yanlış yapmış olduğumu görebilmek.

Blog Yazmak Uğruna Yaptığım Hatalar

Hata 1: İlk blog yazma serüvenimi hatırlıyorum. Deneme, şiir, hikâye, küçürek öykü gibi türlerde yazıp yayınlıyordum. Bu süreçte ilk okuyucularımı bulabilmek için tanıdıklarıma falan sitemden bahsediyordum. Bu yaptığım sonrasında içtenliğimi kaybetmeme neden oldu. Blog adresini paylaşmak belki de en büyük hatamdı. Yazarken ben olmamı olumsuz etkileyen bir unsur.

Hata 2: Dediğim gibi ilk başlarda edebi yazılar yazıp paylaşıyordum. Ancak yönümü tanım ve bilgi odaklı paylaşımlara çevirdim. Böyle olunca yazdığım şeyler de edebiyatyan uzak türden oldu. Blogu açma nedenim yazdıklarımı paylaşmak, paylaştıkça yazmak ve yakın bir zamanda ilk kitabımı çıkartmaktı. Ancak seo odaklı yazmaya o kadar odaklandım ki, uzun zamandır tek kelimelik dahi olsa edebi bir çalışmam yok. 16 yaşındayken bir öykü yazmaya başlamıştım. Bu benim 16 yaş hikayem diyordum daha o zamanlarda. Yaş 17 oldu, bitmedi. 18,19 oldu bitmedi. Burayı açıp hız kazanmak istedim, iki yıl geçti hala bitmiş değil. Arada açıp okuduğumda başka biri yazmışçasına hissediyorum. Bazı yerleri çok güzel, bazı yerler hatalı hala. Kaldığı yerden devam edip etmemek konusunda da kararsızım.

Hata 3: Edebi dilimi kaybettim. Az çok şiirsel ve edebi bir dilim vardı. Şu anda denyoca, hiç kitap okumamış gibi yazıyorum. Yazdığım şeyler arasında kopukluk çok fazla oluyor. Bir konudan bir başka konuya atlamakta sıkıntı çekiyorum. Yazarken başarıyı yakalayamayacak gibiyim. Yazma serüveni çok yordu beni.

Hata 4: Kitap okumayı bıraktım diyebilirim. Eskiden haftalık en az bir kitap okurdum. Şimdi arkama dönüp bakınca en son hangi kitabı nerede ve ne zaman okuduğumu dahi hatırlamıyorum. Tebrikler kendim. Kitap okumak bana ilaç gibi gelirdi. Kendi dünyamın içerisine yeni dünyalar sığdırabilmekti kitap okumak. Ancak şu aralar boşlukta gibiyim. Yeniden okumam gerek.

Hata 5: Tüm planlarımı tiye aldım. Yapmak istediğim ne varsa yapamadım. Blog konusundaki planlarımı dahi uygulayamadım. Mesela zamanında günlük gelen okuyucu sayısı 500’ün üzerindeydi. Rekor 799. Yazmaya devam etseydim şu anda rahatlıkla on binin üzerinde olduğunu söylüyor olurdum. Ancak maalesefki 50-70 bandında günlük okuyucum var. Yani içerik başına günlük ortalama 1 okuyucu gibi bir şey. Bu arada diğer blogumda günlük 100 ve üzeri okuyucu sayısına ulaşmıştım. Tam o esnada yazılımsal bir hata oldu ve google yeni içerikleri indexlemede naz etmeye başladı. Şu anda 30-60 bandında ilerliyor. Teknik sorunları çözüp bir iki ay içerisinde günlük bin okuyucuya ulaşmayı hedefliyorum. Alın size gerçekleşmeyecek bir plan daha.

Hatalar Silsilesi

Her şeyden çok uzak kaldım. Üniversiteyi çok boşladığımı farkettim. Kişişel gelişimime özen göstermedim. Mükemmeliyetçi bakış açım umursamaz bakış açısına döndü. Çokça yoruldum. Neredeyse tüm arkadaşlarımla samimiyeti kaybettim. Aynı zamanda hayatımda çok fazla gereksiz, amaçsız şahsiyetler olduğunu farkettim.

Ders konusunda rekabet unsurunu kaybettim. Çünkü kimin ne yaptığı umrumda değildi. Derslere girmedim. Ders kitaplarını okumadım. Sınav zamanları kendime yeni blog konuları arayıp onları yazmakla meşgul oluyordum. Ani olarak ciddi bir ortalama kaybıyla karşılaştım. Bütünlemelere kaldım, strese girdim. Depresyondan çıkamadım. Hayatımda en ufak bir amaç dahi kalmamıştı. Bütünlemelere dahi çalışmadan girdim. Yökdile çalışmadan girdim. Aöf sınavlarına çalışmadan girdim. Ales’e çalışmadan girdim. Üniversitede ikinci haftanın ortasına geldik, sadece bir derse tersimden kalktığım için gidip girdim. Ancak hala ikinci sitede yazmaya devam ediyorum.

Belki anlattıklarımın tek sebebi blog yazmak değildir. Ancak blog yazma sürecinde az çok böyle oldu. Zaten yazma süreci oldukça fazla zaman alan bir olay. Yine de oldukça olumlu etkisi de oldu. Yazmayı seviyorum. Olumlu yanlarından sonraki yazıda bahsedebilirim. Arada İngilizce içerik yazsaydım diyorum ama en başta Türkçe yazarak yaptım bir hata.

Bu arada yorum falan gelmiyor. Bakıyorum yeni yazı yayınlandığında okumaya gelen epey kişi var ancak bir selam veren dahi yok. Elbette birkaç kişi yazıyor arada (üç ayda bir). Mail bültenine 110’dan fazla kişi abone olmuştu. Mobilde aşağıda, bilgisayarda yan tarafta görebilirsiniz. Yeni yazı fırından çıktığında ilk sizin haberiniz olsun istiyorsanız abone olabilir ve istediğiniz zaman abonelikten çıkabilirsiniz. Esen kalın.

2 Yorum

  1. adamkarga adamkarga 25/09/2021

    Blog yazmak kaygısız ve özgün olmayı gerektiriyor. Anladığım kadarıyla çok masum başladığınız bu yolculukta samimiyetinizi kaybetmişsiniz. Aynı bu yazı gibi sadece içinizi dökmek ya da kendinizi ifade etmek için yazmaya devam edin. Okur sayısına bakmadan sadece kendiniz için yazın. Bırakın tanımlamalar, ciddi içerikler başkalarına kalsın ya da onun için ayrı bir mecra kullanın. Bu arada insanların yorum yapmıyor olma sebebi yorum sistemindeki hata da olabilir. Yorum balonuna telefondan yazı yazılmıyor. Şuan telefonumun mesaj kutusunda yazıyorum bunları ve kopyala-yapıştır usulü ile bloguna aktarıyorum, bi’ kontrol et istersen

    • Numan Numan Yazar | 26/09/2021

      Dediğiniz şekilde düşünüyorum ben de. Son düşünmem gereken şey okunma kaygısı olmalı. Her blogger bu kaygıdan nasibini, kısa bir dönem için olsa bile, almıştır. Ayrıca şu an yorum kutucuğundan yazıyorum ve herhangi bir sorun ile karşılaşmadım. Yorumunuz için teşekkür ederim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir