Bu yıl fena halde bağlandığım bir şeyin varlığını hissediyorum. İsmine ne diyeceğimden tam olarak emin değilim. Başarısızlık, kötü tecrübe veya yanlış zamanda yanlış adım da diyebiriz. Fakat ben bu duruma böylesi olumsuz isimlendirmeler yapmayı pek uygun bulmuyorum.
Her ne kadar beni gerçekten üzen veya hayal kırıklığına uğratan şeyler olsa dahi, tecrübelerime öyle kötü takılar takmak veya kötü nitelendirmelerde bulunmak istemiyorum. Özellikle bunların, olağan hallerde hayatımın herhangi bir yerinde karşıma çıkabilecek şeyler olması, bu gibi olumsuzluklara alışma sürecini inanılmaz derecede kısa tutuyor. Bunun vermiş olduğu rehavetin etkisiyle de, özellikle hata yapmaya nasıl da gebe olduğumu tahmin edebiliyorsunuzdur umarım.
İşte bu yılın anlam ve öneminin tadına sonuna kadar varmak adına, yapmış olduğum hatanın bir adım önündeyim. Ne yaptığımın benim açımdan söylenecek bir yanı yok, bu yüzden bunu kaleme almıyorum.
Çok ender de olsa, telefondan fotoğraf çekme zahmetini gösterdiğim oluyor. İşte o fotoğraflardan birini, John Maxwell’in bir yazısının yazılı olduğu bir takvim yaprağında yazılanlara odaklamışım. İşte o alıntı:
Başarılı insanları diğer insanlardan ayıran özelliklerden biri de tutumlarıdır. Başarısız olduğumu hissettiğimde, “Yaşam, bana bir şeyler mi anlatmak istiyorsun?” derim.
Çünkü… Başarısızlık, “Ben bir başarısızım” demek değildir. “Henüz başaramadım,” demektir. Başarısızlık, “Ben hiçbir şey gerçekleştiremedim” demek değildir, “Bir şeyler öğrendim” demektir.
Başarısızlık, “Aptallaştım” demek değildir, “Deneyerek yaşamak için gerekli inanca sahibim” demektir.
Başarısızlık, “Ümitsizliğe kapıldım” demek değildir, “Deneme cesaretini gösterdim” demektir.
İşte John Maxwell’in bu kısa yazısı, o günlerde bakış açımı büyük ölçüde değişime uğratmıştı. Sabaha da yine bir başarısızlıkla birlikte başlamak, bu yazıyı anmak için güzel bir vesile oldu. Tabii, ilk başta neden bu kadar aptalca hareket ettim diye kendime kızmıştım, ancak daha sonra pek aptalca bir harekette bulunmadığımı, yapmam gereken bir şey varsa korkmadan ve üstünden belli bir zaman geçirtip ilk arzumu soğutmadan hareket etmem gerektiği kanısına vardım.
Başarısız olmaktan korkmamamı sağlayan ve okuduğum en zekice cümlelerin sahibi Dostoyevski’nin şu sözünü de buraya bırakmak istiyorum:
Ertelediğin şey mutluluğun ise, kaybettiğin şey koca bir hayat olur.
Böylece bir denemenin daha sonuna geldik. En azından, deneme cesareti gösterdim.
Kaleminize sağlık. Bakış açısını değiştirebilmekten geçiyor çoğu durum.