İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

2020 Nasıl Geçti, Nerelerdeydim?

Uzun zamandır yazmak için not defterimi açmıyordum. Not defteri dediğime de bakmayın siz, Evernote denen güzelimsi zımbırtıya yazıyorum artık. Eskiden küçük not defterleri alır karınca yazısıyla yazardım. İsterdim ki o defter hiç dolmasın. O defterler hiç dolmadı ama anlatsam çok da uzun sürecek bir şey. Zaten böyle bir girişi planlamamışken not defterinden başlamak biraz saçma geldi. Yeniden.

14 Şubat akşamından herkese selamlar. Böyle bir yazı yazmayalı uzun zaman olmuştu. Aslında uzun zamandır hiçbir şey yazmıyordum ama anahtar kelime, bağlantılama, optimizasyon derdi olmadan ilk defa bir yazı yazıyorum. Blog dünyasına hızlı bir giriş yapmıştım. Yaptığım işi seviyordum. Bu son iki cümleyi yazınca neden notlarımın düşük olduğunu anladım. Moralim bozuldu yine, akşam akşam. Bu aralar hep düşük seviye moral ile yaşıyorum. Bittim artık. Duyan var mı? Bittim!

Kafamın içinde susturamadığım çığlıkların dansı var. Düşünmekten yapamadığımı fark ediyorum. Hani derler ya, bir işe başlamadan önce iyi düşün diye, işte ben düşünme işini çok fazla abartıyorum sanırım. Yeni mottom: kervan yolda düzülür. Bu yazıyı yazmak için de düşündüm epey. Kafamda birçok şey yazıp sildim. Not defterini açıp yazmaya başlayınca çok farklı şeyler çıkar oldu. Yine de ben şablona sadık kalayım. Başlık başlık devam etsem daha iyi olacak. Çünkü kafamda bir dolu tilki var ve anlık olarak hangisini en çok beslersem o yazıya dökülüyor. Belki başlık bir sınır olur öteki düşünceler için.

Neden Yazmadım?

Hayatın bir akışı var. Ve maalesef inişli çıkışlı bir akıştan bahsediyorum. Belki de hayatın tadı akışında gizlidir. Her neyse. Gerçekten yazmayalı o kadar zaman oldu ki blogdan da haberim yok. En son orada duruyordu ama son içeriği ne zaman yayınladığımı hatırlayamıyorum bile.

En son bahar dönemindeki sınavlara çalışıyordum. Bu sebeple yazmaya ara vermiştim. Sonra o sınavlar bitti. Başka bir sınav çıktı. Yazacağım konuları maddeler halinde yazmıştım Temmuz ayında. Hatta o kağıdı dün yırttım. O kağıtta yer alan hiçbir şeyi yazmamışım. Gerçekten planlama konusunda berbatım. Neyseki Ağustos ayındaki sınavdan sonra bir iki yazı yazdım sanırım.

Ahh! Merak edip siteye baktım ve Mayıs ayından sonra sadece 4 yazı yayınladığımı gördüm. Hiç iyi değilim şuan. Neden böyle yapıyorum anlam veremiyorum. Oysaki blog için çok fazla hedefim vardı. O dönem günlük en yüksek ziyaretçi sayısına da ulaşmıştım. Tam 799 kişi bir günde sitemi ziyaret etmişti. Şu an çok kötü oldum. Yazmaya devam etseydim ben o sayıyı birkaç bine çekmiştim çoktan. Şu an mı? Yazmadığım için çok düştü tabii. Günlük 300-500 tekil ziyaretçi aralığım var. Blog için yeni bir başlıkla devam edeyim.

Ne Olacak Blog İşi?

Bir şey olacağı yok efendim. Ben bu tembellikle burnumu kaşıyamam artık. Bilmiyorsunuz ama şu anda 3 alan adının sahibiyim. Histasyon sadece bunlardan biri. Diğerlerini de 6-9 ay önce almama rağmen boş bıraktım. Şu anda ikisinde de İngilizce yazılar var. Biri için 5 tane yazı yazmıştım ama ona Mayıs’ta yazmıştım hepsini sanırım. Sonra bıraktım. Diğerini de doğum günümde almış olabilirim. Önce bir Türkçe yazı yayınladım. Sonra o yazıyı buraya taşıdım ve onun yerine İngilizce bir yazı yayınladım. O da öyle duruyor.

Şu anda 3 alan adı ile bir karmaşa yaşıyorum. Her birinin şifresi farklı ve hiçbirini hatırlamıyorum. Ekran görüntüsü almamış olsaydım zamanında bunca emek çöp olabilirdi. Son bahsettiğim sitenin ismini çok güzel buluyorum. Histasyon da güzel ama bununla ilgili bir hata yaptım: evet, arkadaşlarıma söyledim. Bu yüzden pek rahat yazamıyorum artık. O alan adı ise tam soyadım olmasını istediğim alan adı. Sürekli kendimi o soyadıyla betimliyorum ve benimsedim. Gerçekten 1 yıldır farklı bir soyadı ile anıyorum kendimi. Belki bunu bir gün resmiyete dökerim.

Bir alan adımı terketmeyi düşünüyorum. Büyük bir hevesle almıştım ama sıkıldım ondan. Artık son aldığım alan adı ile yola devam edeceğim. Onu İngilizcemi geliştirmek için kullanacağım. Yani tüm içeriği İngilizce olarak kaleme alacağım. Bu sebeple şimdilik onu öğrenmenize de gerek yok bence. Belki bir gün onun için de bir yazı yayınlarım. Neden olmasın?

Histasyon Ne Olacak?

Histasyon benim ilk göz ağrım. İlk göz ağrımdan neredeyse vazgeçiyordum. Ancak alan adının süresinin dolmasına bir hafta kala 1 yıllık yenileme yaptım. Yani 2 Kasım 2021’e kadar birlikte olmaya devam edeceğiz. Sonrası için bir şey diyemeyeceğim. Bu tamamen diğer sitemin durumuna bağlı. Eğer oraya Türkçe içerik girersem buradaki başarılı içerikleri de oraya çekerim ve histasyon macerası benim için sonlanır. Oraya İngilizce yazarsam, elbette içimi dökmek için de bir siteye ihtiyacım olacak. Bu yüzden Histasyon ile yola devam ederim. Ayrıca yeni yazılar yazmayı da düşünüyorum buraya. Sanırım burada daha fazla yeni yazı göreceksiniz.

Histasyon Böyle Değildi, Ne Oldu?

Histasyon’u ilk 1000kitap sakinleri okudu. Denemeler, Şiirler, Öyküler, Küçürek Öyküler! Hepsini sildim efendim. Bazı kursaksızlar izinsiz orda burda paylaşıyordu. Benim için özel yazılar olduğu için onları bir daha topluma sunmama kararı aldım. Artık o türlerde yazmıyorum. O türleri bırakalı 1 yıl oldu ve özledim açıkçası. En büyük hayalim iyi bir yazar olabilmekti. Ertelendikçe ertelendi ve olamadım. Histasyon bir müddet daha böyle devam edecek. Zaten o yazıları pek okuyan yoktu. Şimdi optimize edilmiş yazılar atsam mis gibi okuyucu geliyor. Onlar bilgilenmiş oluyor ben de okunduğum için memnun oluyorum. Bu yüzden edebiyat beklemeyin artık benden. Yine de kapıları tamamen kapatmış değilim. Kitap incelemesi falan da yazabilirim yine.

2020’de Ne Yaptım?

Mayıs sonuna kadar Histasyon ile ilgilendim. Güzel zamanlardı. Ancak bunun bir de arka planı vardı. Ocak ayı vize zamanıydı ve ben blog yazıp kitap okuyordum o dönem. Haliyle bazı notlarım düşük geldi. Haziran’daki final sınavları için Mayıs ayı boyunca ders çalıştım. Malum virüs dolayısıyla sınavlar çevrimiçi olduğu için herkes kopya çekiyormuş. Haberim yok benim. İlk 3 sınava alın terimle girdim, yalan yok. Ancak kalan 6 sınavın neredeyse tüm soruları dolaşıyordu ordan oraya. Bir ay boyunca ders çalıştım ama o sorulara hiç bakmadan o sınavlar bitti. Sonuç olarak ilk girdiğim sınavlar daha iyi geçmişti. Ortalamalar tabandan belirlenince harf notları çok yükseklerde kaldı. Bu da vizesi kötü geçen benim için kötü oldu tabii. Sonuç olarak dönem sonu ortalamam 3.04 oldu.

Yaz boyunca da Ales stresi vardı. O sınava çalışmadım ama insanın önünde bir sınav olunca ister istemez gerilime maruz kalıyor. Çalışmamama rağmen neredeyse derece yapıyordum yine. Bir dahakine çalışarak denerim:) Blogla falan uğraşmadım. Dedim İngilizce çalışayım, olmadı.

Güz dönemine üniversiteler yine çevrimiçi başladı. Sistemi sevemedim. Dersleri sonradan izlerken arada donuyordu ve tıklayınca zaman değişiyordu. Bu sefer onu bulmakla uğraşıyordum. Eve internet bağlatmadım hala. Bu halimle bu kadar internet kullanıyorsam evde internet olduğunda ne yaparım bilmiyorum. Zaten fiyatlar mobil paketime de yakın. Evdeyken mobile yükleme yapmam, ev interneti kullanırdım, ekstradan masraf bile olmazdı ama ev internetine karşıyım. Kendimi zapt edemem. Yine internetim olmadığında daha rahatım.

Aralıkta vizeler için çalıştım. Vizeler Ocak’ta olduğu için bu “2021 Nasıl Geçti?” yazısının konusu olacak sanırım. Evet vize zamanı yine hiç ders çalışmadım. Bir ders moralimi çok bozdu. 35 almışım. Kalbimden vurulmuşa döndüm adeta. Dersin ortalaması 53’müş. Neyseki unuttum ya. Çok da umrumdaydı! (Aklımdan çıkmıyorsun vicdansız not!)

Aklımdan çıkmayan bir de Kindle vardı. Onu da aldım. 1000 liranım üzerindeydi. Annem, kargo eve gelince sadece kitap okuma şeysine bin lira verdiğimi görünce biraz değişik baktı ama sonuçta parasını blogtan çıkarmıştım. Evet taş maş yok. Bu arada evden kimsenin internetten para kazandığımdan ve bir blogum olduğundan haberi yok. Umarım eve vergi cezası falan gelmez. O türden öğrenmek de doğru olmaz tabii. Normalde internette yazı yazarak kazandığım paranın vergisini vermemem gerekiyor (Gelir Vergisi Kanunu madde 18) ama yasalara uymayan devlet sağ olsun. Bu arada Kindle’ı merak edenler için bir yazı yazıp paylaşabilirim. Bunun için yorum yapmanız yeterli. (Biliyorum takmıyorsunuz beni, çaktırmıyorum ben de.)

Dilsever Numan

2020’de dil öğrenmeyi çok istedim. Ama sadece istedim yani, ileri aşama falan yok:). Önceliğim İngilizce üzerineydi. İngilizce konuşmak için bayağı kişi buldum hatta. Tabii bunlar tamamen internet üzerinden. Bazılarıyla bir yılı devirdik. Bir yılı devirenleri seviyorum ya. İyi insanlar. Boşuna bir yıldır konuşmuyoruz. Ancak bugünlerde şöyle bir şey çıktı: konuştuğum en yakın 3 kız sevgili bulmuş. Çok pis şaşırdım. Önce Macar olan buldu. Sonra Ukraynalı, ve en son da Gürcü olanın bulmuş olduğunu öğrendim. Bugün söyledi. Vay be 14 Nisan’da söylemiş, yeni farkediyorum. Bilseydim dalga geçmenin bir yolunu bulurdum. Bence Whatsapp ve Telegram’ını silen Çinli de birine kaçtı en sonunda.:)

Neyse dile geri dönelim. Yanlış hatırlamıyorsam 2020’nin başında İspanyolca da çalıştım bir müddet. Eğlenceliydi ama bıraktım, İngilizce dolayısıyla. Sonra Türki dillere sardım. Tatarca, Kazakça, Tuvaca, Yakutça, Azerbaycan Türkçesi derken en sonunda bir dünya sözlük bulmuş oldum. Gagavuz Türkçesini saymayı da unutmayayım. Şu anda Azerbaycan Türkçesi’ni öğrenmek istiyorum. Sosyal medya kullanmadığım için birilerini bulamıyorum. Diğerlerini genelde Penpal sitelerinde buluyordum ama Azerbaycanlı pek yok. Olan da zaten Türkçe-Türkçe pek takmıyorlar:) Kullandığım en sosyal medyamsı şey 1000kitap. Ama orada da birilerine yazmaya çekiniyorum. Dil pratiği yapmak isteyen Azerbaycanlıları yorum kısmına bekliyorum. Hadi 1000kitap hesabımı da bırakayım buraya.

Kitap İşi Ne Oldu?

Okumadım. 2020 eğitim kariyerimdeki en kötü kitap okuma yılı oldu. 30 kitap okudum ve bunların içinde ingilizce seviye kitapları da var. Doğal olarak sayfa sayısı olarak da az okudum. 2021 nispeten okuma açısından daha iyi başladı. Şu ana kadar 8 kitap okudum ve bir iki tanesi daha bitmek üzere. Bu sene okurum ben ya. Kindle da almıştım. Boşa almış olmayayım. Sırf onun parasını çıkartmak için bile okurum. 🙂

Gezmeler Ne Oldu?

Vardı öyle planlar değil mi? Ee hayat işte, planlar oralar buralar iken, gerçekler dört duvar arası. Neyse bizim evin bahçesi var ya. Şehir merkezinde yeni bir ev aldık ama taşınmadık henüz. Gidesim de yok oraya. Bu şehir ile olan hikayem bitsin istiyorum artık. O evi aldıktan sonra eskisini sattık. Evi 6 yıl elimizde tutup iki katına sattık ama aldığımız evin parası da bana koyuyor. Bir ev o kadar pahalı olmamalı. Neyse, şu an köydeyim. Güneşe çıkıp kitap okuyabiliyorum. Hatta inşaat bile izliyorum:) Milli sporumuz olur bu bizim. 4 yıldır evin yanında yol yapmaya çalışıyor. Bunun son iki senesi tam zamanlı ama yol hala toprak. Sanırım birkaç yıl daha böyle kalacak. Değişik bir şeyler deniyorlar. Ben çözemedim bunları. Köyümü kirletmeyin be.

2020 Planlarını Bir Kağıda Yazmıştın!

Hatırlıyorum. O kağıt kim bilir şimdi nerededir bilmiyorum ama keşke onlarca maddeden birini yapabilmiş olsam. Eminim yapamamışımdır. O kağıdı bulduğumda onunla gemi yapıp karda yüzdüreceğim.:)

Bu sene için bir planım yok. Sadece yaşadığım günlerin tadını çıkarmak istiyorum. Hiçbir zaman uzun yaşamak istemedim. Umarım 21. yaş günümü göremeden ölürüm. Bazı şeyler azken güzel. Benim de günlerim az olmalı. Bu hayat bana tad vermiyor. Gelecekten hiçbir beklentim yok. Kitap okuyarak, o veya şu sınava kaydolarak oyalıyorum kendimi. Son bir yılda neredeyse tüm arkadaşlıklarımı da sildim. Üniversiteler açılsa gidip sohbet edebileceğim neredeyse kimse kalmadı. Liseden 4 kişiyle arada konuşuyoruz, şaşırıyorum. Üniversiteden o kadar kişi kalmış mıdır? Penpal sitelerindeki saymazsak arkadaş sayım iki elin parmaklarını tamamlamıyor. Tabii bunlar konuştuğum kişiler. Ve bu konuşmaların ne kadar devam edebileceğinden de emin değilim.

Nerelerdeydim?

Büyük sayılabilecek bir köyde. Hatta şehre çok yakın olmazsa X şehrinin bir ilçesi olabilecek bir köyde. Pardon mahalle olarak geçiyordu. Zaten köylülükle de alakamız yok. Ki alakamız olsun isterdim. 2020nin büyük bir bölümü bu köyün bahçeli bir evinde geçti. Üniversiteyi bitirmiş işsiz bir genç gibi hissediyorum kendimi. İnsan 20’sine vurunca kesinlikle bir işi olmalı. Yıllardır şehir merkezinde evimiz olmasına rağmen o evi sadece 1 kere gördüm. Bence şehir dışındaki hayat daha eğlenceli ve huzurlu. Havalar biraz daha ısınsın yeni bir bisiklet alırım artık. Bizimkiler bana araba yamamaya çalışıyor ama hiç sevmiyorum. Bisiklet tutkumun dinmesini hiç istemiyorum. Ayrıca kamp falan da yapacaktım yalan odu.

2021’den Beklentiler

Bu sene ortalamamı üstünde tutmak zor olacak ama bunun için ders çalışmalıyım. Ayrıca Yökdil’e de girmem gerekiyor. Bunun için de İngilizce’mi geliştirmeliyim. Fazla bir beklentim yok 2021’den. Beklenti olmayınca insan daha az hayal kırıklığına uğruyor. Biraz kitap okurum, uzun zamandır karşı cinsten birini sevmiyorum. Burada bir parmak hesabı yapmam gerekiyor. Ha, en az 5 yıldır kimseden hoşlanmıyorum. Bu seriyi bozmamalıyım. Sanırım bu konuda anne tarafına çekmişim 30 yaşından önce evlenmemi mümkün bulmuyorum. Ki o kadar yaşamak gibi bir planım yok. Fikrim değişir evlenirsem, hadi geçmiş olsun.:) Yine de bu konu 2021’i hiç ilgilendirmiyor. Sadece bu sene de kalbim boş geçmeli bence. Ya da birini seveyim artık. Belki bir kitap yazarım ona. Sırf bunun için bile sevebilirim birini. Geçen sene aklımda birini oluşturup onun için yazıyordum. Belki yine o oyuna devam edebilirim. Yani 2021’de sevmeli ve yazmalıyım. Ayrıca Azerbaycan Türkçesi’ni de öğrenmeli.

İlginç bir yazı oldu gerçekten. Yazmaya başlayalı 2 saati geçti. Burada bırakıp, yazıyı gözden geçirmeli ve yayınlamalıyım. Yazmak eylemi zaman istiyor. Biraz da bu yüzden yazmadım bugüne kadar. Yorum bırakmayı unutmayın. Tüm sevdiklerinizle, esen kalın. (Neredeyse 2000 kelime olmuş, hakkınızı helal edin.)

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir